YAPAY ZEKAYI YOGUN KULLANARAK TALEPLE UYUMLU URETIM YAPMALIYIZ

“Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında Türkiye Ekonomisi” başlıklı panelde konuşan ekonomistler, yapay zekayı etkin bir şekilde kullanıp, teknoloji üretip dışa bağımlılığın azaltılması gerektiği mesajını verdi.

YAPAY ZEKAYI YOGUN KULLANARAK TALEPLE UYUMLU URETIM YAPMALIYIZ

Moderatörlüğünü Ekonomi eski Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım’ın yaptığı, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, SOCAR Türkiye Petrokimya ve Rafineri İş Birimi Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya’nın da konuşmacı olduğu panele; İzmir Vergi Dairesi Başkanı Ömer Alanlı, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şube Başkanı Nil Kahramanoğlu, İzmir Halıcılar ve Yer Döşemeciler Derneği Başkanı Abdullah Naci Ölçen, EGEKOBİDER Başkanı Yüksel Bilek ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin yanı sıra gazeteciler ve öğrenciler katıldı.

BASIN SEKTÖRÜ PAY ALAMIYOR

Panelin açılışında bir konuşma yapan EMD İzmir Şubesi Başkanı Murat Demircan, Türkiye’nin bütçe açığı, cari açık ve dış ticaret açığı verdiği için 8-10 yılda bir ekonomik kriz yaşandığını belirtti. Demircan, “Yüksek enflasyonla mücadelede henüz başarılı olamadık. TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi büyümesini sürdürüyor. Fakat bu büyümeden toplumun geniş kesimleri payını alamıyor. Basın sektörü bu büyümeden payını alamadığı gibi sürekli küçülüyor. Türkiye’nin büyümesinden toplumun her kesiminin payını alabildiği bir ekonomik modeli hayata geçirmeliyiz” dedi.

İLİŞKİDE KURGU HATASI VAR

Prof. Dr. Yaşar Uysal ise Türkiye ekonomisinde öncelikli sorunun ülke içi arz ve talep dengesinin uyuşmaması olduğunu anlatarak, bunun sonucunda da istikrarsız büyüme, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek cari açık gibi sorunların çıktığını aktardı. Devlet ve vatandaş ilişkilerinde kurgu hatası olduğunu belirten Uysal, “Mevcut yönetim sistemi ve anlayışı Türkiye için uygun değil. Ekonomideki sorunlar sadece ekonomik önemlerle çözülecek boyutu aştı. Kurumsal hafıza önemli ölçüde kaybolmuş, kamuda sadakat-liyakat önemini kaybetti. Bilimsel yaklaşım ve eleştirel akıldan uzaklaşma, biat kültürünün daha da kökleşmesi söz konusu. Sorunları çözmek için ahlaklı, akıllı 1000 tane iyi adam lazım” diye konuştu.

BÜTÜNSEL YENİDEN YAPILANMA ŞART

Türkiye’de tek bir sorunun bile çözülmediğini savunan Uysal, ekonominin akıl ve bilimle tekrar yapılanması gerektiğini bunun için de yeni bir eğitim sistemine ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye’nin üretim değil ‘rant-fırsatlar-kurnazlık’ temelli paylaşım toplumu olduğunu söyleyen Uysal, “Bu çağda bu daha fazla sürdürülemez. Türkiye’de siyasi partiler, üniversiteler, sanatçılar, medya ve burjuvazi maalesef toplumu çekemiyor. Çünkü özgürlükler, demokrasi, hukuk ve insan hakları boyutlarında ciddi sorun var. Ekonomide bütünsel yeniden yapılanma gerekiyor. Yeni bir kalkınma modeli geliştirip vergi ve harcama reformu sağlanmalı. Kayıtdışı ekonomiyle gerçekten mücadele edilirken entegre eğitim-üretim stratejisi oluşturmalıyız. Devletin yeniden tanımlanması ve adil bölüşüm stratejisi, yurttaşlık bilinci eğitim seferberliği yapılmalı” ifadelerini kullandı

ŞARJI AZ OLAN BORÇ ÖDEMİYOR

Türkiye’nin ‘döngüsel ekonomi modeline’ geçmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen de yatırımların artık anlık hale geldiğini belirtti. Cep telefonuyla her türlü yatırımın yapıldığını anlatan Küçüközmen, sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Birliği, ‘dijital ürün pasaportu’ çıkarma hazırlığında. Bir süre sonra bu pasaportunuz yoksa ürün satamaz hale geleceksiniz. Bizim de buna uyum sağlamamız gerek. Kredi borcu ödeyemeyenlere yönelik yapılan bir araştırmada telefonunun şarjı yüzde 30’un altında olanlardan yüzde 60’ının kredi borçlarını ödemediği yapay zeka tarafından belirlenmiş. Yani artık yapay zeka 5 bin veriyi değerlendirip size sonuç verebiliyor. Biz de yapay zekaya yatırım yapmalıyız.”

İNŞAAT VE TEKSTİL UYARISI

Dünya genelinde talep daralması yaşandığını kaydeden Dr. Mevlüt Çetinkaya, nüfusun yaşlandıkça harcamalarını da azaltlığını aktardı. Türk sanayisinin ithal girdi bağımlılığının yüksek olduğunu söyleyen Çetinkaya, “Özellikle kağıt ve kağıt ürünleri, kimyasal ürünler, kauçuk ve plastik, makine ve ekipmanlar, otomotiv gibi alanlarda bağımlılık üst düzeyde. Ne yazık ki ülkemizin ihracatı, yaptığı ithalata bağlı” dedi. 2024 yılında 5 aylık dönemde konkordato başvuru sayısının geçtiğimiz yılın toplamına yaklaştığına dikkat çeken Çetinkaya, geçtiğimiz yıl toplam bin 516 firmanın konkordato, iflas, geçici ve kesin mühlet gibi süreçleri başlattığını, bu yılın ilk 5 ayında ise bu sayının bin 26’yı bulduğunu vurguladı. Çetinkaya, en riskli sektörlerin ise inşaat ve tekstil olduğunu paylaştı.

ÇETİNKAYA’DAN YEDİ ÖNERİ

Ekonomiyle ilgili önerilerini de sıralayan Çetinkaya, yeni bir planlı kalkınma modeline ve sanayileşme stratejisine ihtiyaç olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Ekonomik, politik, sosyal ve kültürel boyutları dikkate alan bütüncül bir yaklaşım benimsenmeli. Ayrıca küresel trendlere ve ikiz dönüşüme odaklanarak cari açık veren sektörler başta olmak üzere uzun vadeli yatırımların önü açılmalı. Piyasa mekanizmasının yetersiz kaldığı yatırımlarda devlet elini taşın altına koymalı. Enerji ve gıdada kendimize yeterli hale gelip 12. Kalkınma Planı’nda belirlenen 23 maddenin gereğini yerine getirilmeli.”

KOBİ ÜLKESİYİZ

Önceki dönem Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Türkiye ekonomisinde dijitalleşme ve yeşil dönüşüm dahil olmak üzere 6 başlıkta küresel pozisyonunu geliştirmesi gerektiğini anlattı. Türkiye’nin bir KOBİ ülkesi olduğunu da ifade eden Yıldırım, “Dünyanın her yerinde Türk iş insanlarının olduğunu ve kısa sürede bunların bir araya geldiğini gördüm. Böyle bir organizasyon dünyanın başka hiçbir ülkesinde yok. Bizim bu birliktelik potansiyelimizi iyi değerlendirmemiz şart” dedi.

 

İSTANBUL (UHA) - SEZGİN AKKOYUN

BELEDİYELER

EKONOMİ