MİLLİ EĞİTİM, MEVCUT İKTİDARIN TAM BİR BAŞARISIZLIK İÇİNDE OLDUĞU BİR ALANDIR

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün,” Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder” Şeklinde ifade ederek önemini vurguladığı Milli Eğitim, mevcut iktidarın tam bir başarısızlık içinde olduğu bir alandır.

Milli Eğitim, Mevcut İktidarın Tam Bir Başarısızlık İçinde Olduğu Bir Alandır

AKP Genel Başkanı’nın “eğitim alanında başarısız olduk” sözleri ile bir itiraf olarak hafızalarımıza kazınan 21 yıllık dönemde, 9 bakan değişmiş, eğitim sistemi yaz boz tahtasına dönmüş, bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, dinselleştirilmiş ve iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirilmiştir.

PISA vb uluslararası araştırma sonuçları da eğitimin niteliğine yönelik başarısızlığı net bir biçimde ortaya koymaktadır.

Oysa Milli Eğitim, ülkemizi geleceğe taşıyacak kuşakların iyi eğitimli ve donanımlı olmasını sağlayacak en önemli hizmet alanı ve ülke için bir beka sorunudur.

Meclis’te kabul edilen bütçe, öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim emekçilerinin, ailelerin ve en önemlisi ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sorunlarını çözebilecek bir akla, vicdana ve niyete sahip değildir!

Merkezi Yönetim Bütçesindeki payını 20 yılda yarı yarıya düşüren sadece personel bütçesi kalacak kadar küçülterek Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini, Meclis Genel kurulu’nda görüşülerek iktidar milletvekillerinin oyları ile kabul edilmiştir.

Maalesef Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in gün boyu yapılan bütçeye yönelik eleştirilere vermesi gereken cevapları değil; Türkiye’nin geleceği için çok büyük bir tehlike olan laiklik karşıtı demeçlerini konuşmak zorunda kalıyoruz.

Öğrencilerin bilgi, beceri davranışlarının geliştirilmesi MEB ve öğretmenlerin görevidir.

Tarikat ve cemaatleri, çocukların dağa çıkmasını engelleyen sivil toplum örgütü olarak gördüğüne ve protokol imzalamaya devam edeceğine yönelik beyanları asla kabul edilemez.

Bakanın bu sözleri, bugüne kadar zor şartlarda hizmet veren öğretmenlerimizi, dağa insan kaynağı yetiştirmekle suçlaması anlamına da gelmektedir.

Öğretmenlerimizin, çocukların terör örgütüne kaynak olarak dağa çıkmasını engelleyemeyeceğini ama kerameti kendinden menkul tarikat ve cemaat unsurlarının engelleyeceğini dile getirmek de başlı başına bir zavallılıktır.

Unutulmamalıdır ki bu politikalar, geçmişte milletimizin hafızasından uzun süre silinmeyecek travmalar ile sonuçlanmıştır.

Bu yapıların araç olarak kullanılmasının sonuçları 15 Temmuz darbe girişimi ile acı bir şekilde deneyimlenmiştir.

Bakanın çocukların dağa çıkmasını engellemek perdesiyle gizlemek istediği bu icraatlar, örneğin ÇEDES projesinin İzmir, Kırklareli, Eskişehir gibi partisinin az toplumsal destek aldığı bölgelerde başlaması göz önüne alındığında, başka bir siyasal hedefin unsurları oldugunu da açıkça göstermektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı ve bizzat bakan Yusuf Tekin gerçekleştirilen bu icraatlar ve söylemler ile maalesef laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna gelmiş bulunmaktadır.

Tüm tartışmalı icraatların sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sn. Recep Tayyip Erdoğan’a, Büyük Türk Milleti huzurunda, namusu ve şerefi üzerine ant içtiği ”Laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına” yönelik yeminini hatırlatıyor, görevlendirdiği Milli eğitim Bakanı’nı görevden alması çağrısında bulunuyoruz.

Son sözümüz Milletimizedir!

Laiklik, bu ülkenin geleceği için en önemli Cumhuriyet ilkesidir!

ANTALYA (UHA) - TANER ŞAHİN

BELEDİYELER

EKONOMİ