HÜSEYİN BAŞ’TAN ERDOĞAN’A KRİTİK SORULAR

Ortadoğu’da yaşanan sıcak gelişmeleri değerlendiren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Türkiye’de 16 ABD üssünün ne işi var, senin damadının Gazze’ye giden ABD savaş gemisinde ne işi var?” sorularını yöneltti.

Hüseyin Baş’tan Erdoğan’a kritik sorular

“Güçsüz Türkiye işgale açık hale gelir” uyarısında bulunan BTP lideri, ‘Türkiye güçlenmeli, ekonomisiyle, siyasetiyle bağımsız bir ülke olmayı, güçlü ve bağımsız bir ordu organize etmeyi başarabilmeli. Bizler kendimizi bu ateşten ancak kendi gücümüzü artırarak koruyabiliriz’ ifadelerini kullandı.

İşte BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın konuşmasından notlar;

Türkiye’de 16 ABD üssünün ne işi var?

“Ortadoğu ciddi anlamda kaynamaya, ısınmaya başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Suriye'de 22 ABD üssünün ne işi var?’ diyor. 22 ABD üssünü şikâyet eden Cumhurbaşkanı 16 ABD üssüne sahip ülkenin Cumhurbaşkanı... Soru şu; Suriye işgal altında 22 tane ABD üssü var. Biz işgal altında mıyız da 16 tane ABD üssü var bizde? Biz işgal edildik haberimiz mi yok? Bütün bu ABD üsleri, Türkiye'deki onlarca NATO üssünün haricinde… Ama neymiş ABD müttefik! E senin müttefikin senin SİHA’nı niye düşürdü? Nasıl müttefik?

“Senin damadının o savaş gemisinde ne işi var? 

Yine Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün, ‘ABD savaş gemisinin Gazze'de ne işi var?’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız harika bir noktaya temas etti ve umuyorum bu noktadan dönmez. Tıpkı bundan 10 yıl önce, ’NATO askerinin Libya'da ne işi var’ dedikten 10 gün sonra, ‘NATO askeri elbette Libya'da olacak’ demesi gibi umuyorum bu sözünden de dönmez. Bir soru soruyorum; ‘10.000 kilometre ötedeki ABD'nin savaş gemisinin Gazze'de ne işi var’ diye soruyoruz ya, ‘Senin damadının o savaş gemisinde ne işi var?’ 

“Senin her seçim öncesi 10.000 kilometre ötedeki ABD'de ne işin var?”

Daha önemli bir soru var burada aslında… Senin her seçim öncesi 10.000 kilometre ötedeki ABD'de ne işin var? Bunun cevabını verdiğin gün gemin orada ne işi olduğunu anlayacaksın! Hadi bunu anladık… Kemal Dede, senin seçimden önce ABD'de ne işin var? Hiç ‘hamburger yemeye gittim’ demeyeceksin. Türkiye'nin bulunduğu vaziyeti izah açısından bunları ortaya koymak istiyorum. 

“Türkiye'nin dış politikası ABD'nin iç politikasıdır”

Umuyoruz Türkiye bir an önce aklını başına aldığı bir dış politika izleyerek bütün bu süreçlerden öncelikle devletimizin ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyi başarır. Arkadaşlar, ne yazık ki Türkiye'nin dış politikası, ABD'nin iç politikasıdır ve bu yıllardır böyle. Biz ne konuşursak konuşalım, Cumhurbaşkanımız ne derse desin, Meclis ne anlatırsa anlatsın, günün sonunda yaptığımız iş döner dolaşır ABD'nin menfaatine gelir. Hep bunu gördük değil mi? Dolayısıyla burada dış politikada güçlü bir ülke inşa etmek mecburiyetindeyiz.

“İslam ülkeleri neden bu halde?”

Bugün Filistin'de zulüm var, bugün Filistin'de kan akıyor, bugün bir insanlık dramı yaşanıyor. Adeta Hitler'den farksız bir adam, masum halkların üstüne bombalar yağdırıyor. Dünya niye bu halde? Özellikle toplumlarının çoğunun Müslüman olduğu ülkelerde niye bunlar yaşanıyor? Söyleyeyim sebebini; Çünkü bu toplumların yöneticileri ufak dünya menfaatlerine insanlıklarını satıyorlar, lüks ve şatafat için, saraylarda yaşamak için insanların hayatını heba ediyorlar. Bunlar, ‘Fazla uçakları olsun, fazla filoları olsun, konvoyları uzun olsun diye bilime, eğitime, teknolojiye yatırım yapacağına betona yatırım yapıp o ABD'den, o İsrail'den gelecek ufacık menfaatleri kaybetmeyi göze alamıyorlar. Bütün Ortadoğu'da yaşanan problemin temeli, sebebi budur arkadaşlar. 

“Gazze’yi bombalayan İsrailli pilotlar Konya’da eğitiliyor”

Sözde, sabah akşam İsrail'le kavga ederler ama bugün Gazze'yi bombalayan uçakları kullanan pilotları da devletler olarak anlaşıp Konya havasında eğitirler. Sizin gördüğünüz o muhafazakar iktidar var ya, benim güzel din kardeşlerim, muhafazakar kardeşlerim, hani böyle çok laf ediyorlar ya, o İsrail'in Gazze'yi bombalayan uçak pilotlarını Konya'da eğitiyorlar. 

Mavi Marmara ve alçak koltuk hatırlatması…

Mavi Marmara'da 10 vatandaşımız öldürüldüğünde aynı Cumhurbaşkanı çıkıp, ‘Bana mı sordunuz giderken’ dedi, tek kelime edemedi. Bizim büyükelçimizi İsrail alçak koltuğa oturtup basının önünde, ‘Bakın biz bunlardan üstünüz’ diye aşağıladığı gün tek kelime edemediniz. Çünkü sizin çıkarlarınız hem insanın çıkarları üzerindeydi, hem Türk milletinin çıkarları üzerindeydi. Bunlar her zaman kendi çıkarlarını en önde tuttular? Dolayısıyla akan kan bugüne kadar hiç durmadı.

“Filistin'in başına geleceklerin bedelini biz ödeyeceğiz”

Şu anda Türkiye'de şu görüşleri de çok okuyorum ve duyuyorum; ‘Bölgede yaşananlardan bize ne, onlar kendi aralarında bir problem, bizi ilgilendirmez.’ Kusura bakmayın efendim, keşke öyle olsaydı, bu konu tam da bizi ilgilendiriyor. Nasıl ki Suriye paramparça olduğunda bedelini siz ve biz ödüyorsak, nasıl ki Irak bunları yaşadığında bedelini siz ve biz ödüyorsak, bugün Filistin'in başına geleceklerin de bedelini yine siz ve biz ödeyeceğiz. 

“İsrail bir din devletidir”

Bakın İsrail, dünyadaki nadir din devletlerinden biridir. İsrail bir din devletidir ve bunun dini buna sadece oradaki toprakları değil bütün Ortadoğu coğrafyasında bir devlet kurmayı emreder ve bu gizlenmiş sümenaltı edilmiş bir plan değildir. Bu, dünyadaki herkesin bildiği bir plandır. Bugün ABD Dışişleri Bakanı İsrail'e gittiği zaman, ‘Ben bir Yahudi olarak buradayım, korkmayın sizi bırakmayacağım’ dedi. Netanyahu, ‘Bütün Ortadoğu'yu değiştirmeye geliyoruz’ dedi. Kusura bakmayın da bu mesele tam olarak bizi ilgilendiriyor. Biz kalkıp da daha önce yazdığım gibi savaş çığırtkanlığı yapmayacağız, ateşe körükle gitmeyeceğiz ama aklı selimi, mantığı, doğruyu her zaman söyleyeceğiz. 

“Güçsüz Türkiye işgale açık hale gelir”

Türkiye çok geç kalınmış bir dönüşüme acilen girmeli. Ortadoğu kaynıyor, daha da kaynayacak. Bu söylediklerimi yabana atmayın. Bundan 15 sene önce bir Suriyeliye, ‘Ülkeniz darmadağın olacak’ deseydiniz sizinle kavga ederdi. Bu ateş topu bütün Ortadoğu'yu saracak. Türkiye güçlenmeli, ekonomisiyle bağımsız bir ülke olabilmeyi başarabilmeli, siyasetiyle bağımsız bir ülke olmayı başarabilmeli, güçlü ve bağımsız bir ordu organize etmeyi başarabilmeli. Bizler kendimizi bu ateşten ancak kendi gücümüzü artırarak koruyabiliriz. Başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Kendimizi güçlendirmediğimiz müddetçe bu ateş bütün Ortadoğu'yu saracaktır. Zaten hani o dış güçler dedikleri var ya - aslında işbirlikçileri - o dış güçlerin yıllardan beri Türkiye'nin üzerindeki hesabı bu; bağımlı bir Türkiye, güçsüz bir ordu, güçsüz bir siyaset, kaotik bir ortam. Çünkü güçsüz bir Türkiye varsa, bütün bu böğe işgale açık bir hale gelir. 

“Sizce o uçak gemisi o bölgeye Gazze için mi gitti?”

Ha biz bu meseleye karışmayalım, tarafsız olalım da, ABD niye bu meseleye tarafsız olmuyor? Sizce o uçak gemisi o bölgeye Gazze için mi gitti? Bakın bütün Ortadoğu'yu - Türkiye dahil- hava savunmasını ve hava taarruzunu hesap edin, o uçak gemisi bütün hepsiyle savaşabilecek vaziyette. Bütün Ortadoğu'yu tehdit eden bir uçak gemisi geliyor ve biz oturup izliyoruz, dolayısıyla bir an önce güçlenmemiz gerekiyor.”

İSTANBUL (UHA) - BİLAL GELDİ

BELEDİYELER

EKONOMİ